Dizinin Görsel Gücü Nereden Geliyor? The Last of Us’ın Kamera Tercihi

HBO’nun büyük yankı uyandıran dizisi The Last of Us, yalnızca hikâyesiyle değil, atmosferik görselliğiyle de çok konuşuldu. İzleyiciler, bu kasvetli dünyanın içindeymiş gibi hissetti. Bu etkiyi yaratan en önemli unsurlardan biri ise kullanılan kamera formatıydı: Super 35.
Peki neden daha yeni, daha büyük ve popüler olan full-frame yerine Super 35 tercih edildi?
Super 35 Nedir? Full-Frame’den Farkı Ne?
Super 35, sinema dünyasında 35mm film kökenine dayanan bir sensör formatıdır. Fiziksel olarak APS-C boyutlarına çok yakındır (yaklaşık 24.89×18.66mm). Full-frame ise fotoğraf makinelerinden tanıdığımız şekilde daha büyük bir sensördür (yaklaşık 36×24mm).
İkisi arasındaki fark yalnızca boyutla sınırlı değildir; anlatım dili, lens davranışı, alan derinliği ve hatta set dinamikleri üzerinde büyük etkisi vardır.
Kullanılan Kameralar: ARRI ALEXA Mini ve Mini LF
The Last of Us dizisinde iki ana kamera sistemi kullanıldı:
ARRI ALEXA Mini – Super 35 sensörlü
ARRI ALEXA Mini LF – Full-frame sensörlü
Dizinin büyük kısmı Super 35 formatında ALEXA Mini ile çekildi. Full-frame yalnızca bazı özel sahnelerde tercih edildi.
Görüntü Yönetmeni Ksenia Sereda'nın Vizyonu
Dizinin görüntü yönetmeni Ksenia Sereda, bu tercihi bilinçli olarak yaptı. Verdiği röportajlarda Super 35’i tercih etme sebebini şöyle açıklıyor:
“Dünyanın çöktüğü bir ortamda, karakterlere yaklaşmak ama onları boğmamak istedik. Super 35, görsel atmosferi hem samimi hem de nefes alabilir kıldı.”
Full-frame sensörler, daha sığ alan derinliği sunar. Bu da sahnede odakta olmayan bölgelerin çok daha hızlı bulanıklaşması anlamına gelir. Düşük ışıklı, hareketli ya da oyuncunun çok yakın plan alındığı sahnelerde netliği korumak oldukça zordur.
Sereda, bu dizi için daha kontrollü bir netlik alanı ve daha dengeli kadrajlar hedefledi. Super 35, tam da bu ihtiyaçları karşılıyordu.
Neden Super 35 Tercih Edildi?
- Film Hissi ve Görsel Doku
Super 35, sinema tarihinde klasikleşmiş bir formattır. Seyircinin bilinçaltına kazınmış o “film gibi” hissi doğrudan verir. Özellikle dramatik, kasvetli ve karakter odaklı yapımlarda bu hissin önemi büyüktür.
- Alan Derinliği Üzerinde Kontrol
Full-frame sensörde f/1.4 gibi bir diyafram kullanıldığında alan derinliği son derece dardır. Bu da oyuncu hareket ettikçe netliği korumayı zorlaştırır. Super 35, daha geniş bir netlik alanı sunarak focus puller (netlik operatörü) için hayat kurtarıcı olur.
- Lens Uyumluluğu
Super 35, sinema dünyasında onlarca yıldır kullanılan ARRI Ultra Prime, Cooke S4 gibi lenslerle tam uyumludur. Bu lensler yalnızca teknik olarak değil, görsel dokuları açısından da tercih edilir.
- Set Verimliliği
Super 35 kameralar ve lensler daha hafif, daha küçük ve daha çeviktir. Bu da hem steadicam, gimbal gibi ekipmanlarda rahatlık sağlar hem de hızlı tempolu setlerde zaman kazandırır.
- VFX ve Post-Prodüksiyon Kolaylığı
Super 35, VFX (görsel efekt) ekipleri için alışılmış ve optimize edilmiş bir formattır. Render süreçleri daha hızlı, dosya yönetimi daha kolaydır. Bu da post-prodüksiyon maliyetini azaltır.
Full-Frame Kötü mü?
Hayır. Full-frame, özellikle geniş planlar, doğa çekimleri ve gösterişli sinematografi isteyen projelerde mükemmeldir. Ancak The Last of Us gibi karanlık, içe dönük ve hikâyeyi karakter üzerinden anlatan bir projede Super 35 çok daha kontrollü bir sonuç verir.
Sonuç: Teknik Bir Tercih Değil, Anlatımsal Bir Karar
Dizinin sinematografisindeki başarının ardında, sadece teknik bilgi değil; aynı zamanda sahneye, karaktere ve duyguya uygun görsel dil seçimi var. Ksenia Sereda’nın Super 35 tercihi, yalnızca bir kamera ayarı değil, hikâyenin ruhunu taşıyan sinemasal bir karardı.
The Last of Us, bunu o kadar iyi uyguladı ki, izleyici farkında bile olmadan bu kararın estetik etkisini derinden hissetti.